Astarı Yüzünü Geçsin?!
- Farkındalık Yolculugum
- 21 Mar
- 3 dakikada okunur

Geçen sene değiştirmek istediğim atasözü “terzi önce kendi söküğünü diksin” idi, şimdi de “astarı yüzünü geçsin” oldu. Nasıl mı?
Dün gece kaçıverdi uykum, havadandır olur öyle ülkemizde bazen. Sağa sola dönerken ilginç bir şekilde gözümün önüne çocukluğumdan bir fotoğraf geldi.
Nerede bizim çocukluğumuzun yaz tatilleri diye başlıyorum valla, hazır mısınız :)
Farkında olmadığım travmalarım olabilir çocukluktan, bilmem ki dediğim gibi farkında değilim, cahillik de mutluluk olduğuna göre mutluyum :) Peki neleri hatırlıyorum çocukluğumdan da böyle bir giriş yaptım ben?
Her yaz ananeme gider, yaz tatilinin tadını deniz, dondurma, çekirdek öğle uykusu (!) ile çıkarırdık. Ay bi de salıncaaak nasıl unuturum. Peki ya böğürtlenler, elime batan dikenler ısırganlar. Yaramazlık yapınca ananemin “geliyooor ısırgaaan” diye tehdit etmesi. Onu da anca arka fon olsun diye söylerdi. Zaten yaramazlık dediğim de az yemek yemek, öğle uykusunda uyuyor numarası yapmak. Öyle çok uçlarda bi şey beklemeyiniz benden :)
Bu arada iş hayatında da yaz tatillerinin böyle uzun olmasını mı bekliyordum acaba, en azından temiz bir ay tatil, ama hep beraber olsunnn, yok öyle “ay canım ben izindeyim haftaya dönebilirimler” falan neyse..
Ananem artık sadece anılarımızda ve yüreğimizde. Rehberde hala telefonu kayıtlı. Bana seslenişi kulağımda hep, “oyyy karı paşası” :) Ülkemizde cinsiyet baskınlığının hali ortada ama kadınlar olarak çabamıza sağlık, düşünün paşayım,
kadın paşa :)
Her Cuma evin önüne Pazar kurulurdu, bizim tam evin önünde de giyim sergisi olurdu. Eylül demek ki aylardan, yoksa sergide kışlık montun ne işi var. Pazar gezmiyorum ama parktan eve, evden parka gidip gelirken pazarın içinden yürüyorum. Derken, gözüm hep bi montta takılı kalmış. Daha ben söyleyemeden, montu beğendiğimi anlayan pazarcı amca, Ayşe teyze torunun gelip gidip bu monta bakıyor diyivermiş.
Sonrası sürpriz, heyecan, sevinç :)
Kırmızı olsun 5 kuruş fazla olsun (gerçi şimdi 5bin, 50 bin olabilir malum kuruşa zam geldi).
Kırmızı bir mont, üstünde cepleri var, ceplere kelebekler işlenmiş. Sana çok yakışırım diye sesleniyor resmen. Neyse ki ananem gerekeni yapıp, torununu mutlu ediyor :)
Annem de arada anlatır bu anımızı, ah der o kırmızı mont! Hakkını vererek giydim valla. Benim için neydi o zamanlar hakkını vermek, her defasında heyecanla giymek, mutluluğu hissetmek. Anane çok teşekkür ederim.
Hikayeyi hatırlayanlar montu böyle tarifliyor kırmızı mont! Üstünde kelebekler var. Ben şimdi size montun başka bir kısmını anlatacağım canlar. Montun astarı.. renkli harflerden oluşan kırmızı ağırlıklı bir astar dikmişler içine. Aman allahım düşünsenize üstümde alfabeyi taşıyorum, harçlıklarıyla sadece kitap alan biri için, harflerin yeri başka elbet :)
İşte tam da dün gece gözümün önüne gelen fotoğraf, montun içindeki astar ve G harfi olan yer.
Seda ablamıza bağlayıp ben astar severim, sen seversin sevmezsine getirmemek için zor tutuyorum kendimi ama bi dönem el çantalarımı alırken önce astarın rengine, desenine bakmış insanım ben, gerçekten astar seviyorum, şaka değil :)
E iyi de bize hep astarı yüzünü geçmesin dediler, yani astar içerde, dışındaki daha önemli? İyi de ben astar seviyorum. İçindekinden memnun değilsem dışardan görünenin ne önemi var? Ben astara değer veriyorum arkadaşım!
Orta yaşlarda, “ben ne zaman OL’acağım?” “ne zaman yüklenir bu stabil duygu durumları” gibi sorular normal gelir hep.. soru normal de altındaki yorgunluk, bekleyiş, fedakarlıklar..
Durduk yere bana gelen bağlantıya bakın, kızım sen astar seviyorsun ya zaten!
Yaptığım her yatırım yani emeğim zamanım hepsi içsel yolculuğum için. Hal böyle olunca astarı yüzünü geçiyor mu, valla geçiyor.
Ama biliyorum ki Ol’ma yolcuğumda, astarımın hakkını verirsem, yüzü zaten kolayca dönüşecek, ışıl ışıl olacak. Tenime temas edip hissettiğim o yumuşak doku kendime olan şefkatim benim. Üstündeki her bir desen deneyimlerim, deneyimlerimden öğrendiklerimle kendime olan güvenim.
Önemli olan kendimi bu halimle nasıl hissettiğim! Üstümde taşıdıklarım istediğim hayatımla ne derece eşleşiyor?
Astarım tenimle ne kadar uyumlu?
O bana dokundukça ne hissediyorum?
Düşünüyorum.. ne istiyorum? Bi dakika .. Nasıl olsun ?
Buldum!
İçimdeki ışığı dışarı sevgiyle yansıtan bir astar istiyorum ben.
Senin astarın nasıl olsun?
Comentários