Kime Bakmıştın?
- Farkındalık Yolculugum
- 26 Ağu 2024
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 Eyl 2024

Alice gittikten sonra 'başka bir kedi alacak mısın?' sorusuna hep aynı cevabı verdim.
"Ben yaramı sarmak, Alice'in yerini doldurmak için almam ama gelen olursa kapım açık." Küpe değil ki yenisini alayım diyorum içimden..
Kedi nasıl kendi gelsin bu kız da üzüntüden neler diyor böyle dercesine yüzlerde bi tebessüm.
Alice özledim seni, canım..
Bi sabah marketin kuryesini bekliyorum, zil çaldı birinci kapıdan geçti, hıh asansör yukarı çıkıyor, o zile basmadan açayım kapıyı 'bu taraf' diyeyim diye planlarken kapıyı açar açmaz hop içeri bir minnoş atladı. Asansörden kurye indi 'bu taraf' diyemeden paketleri alıp salona geçtim, hey minnoş hoş geldin kime bakmıştın, katlar mı karıştı burası beşinci kat ?
Koltuğa yerleşmiş bile, bana bakıyor ve resmen Alice'in teyzesi. Renkler aynı, dağılımı farklı :)
Karnı doydu, sevgisini aldı sohbet ediyoruz derken üç saat geçti. Kaç saat tutar acaba tuvaletini yani wc miz sana uygun değil tatlım acaba daha oturur musun? miav miaaaav dedik ya :) dış kapıyı açtım gitmek istersen git hadi, yine bekleriz diyorum ama gidesi yok, e peki madem hemen sana bi kum ayarlayalım.
Bir hafta geçti hala gidesi yok, yıllardır dışarda belki gitmek ister diye misafir gibi davranıyorum. İki hafta geçti.. roller değişmeye başladı, misafirlik vizenin süresi doluyor bak, günah benden gidiyooor, çok seveceğim mıncıracağım seni hazır mısın?
Hallerimiz sevgi yumağı olunca, Yumak oluverdi adı :) Hoş geldin Yumak. Bakalım varlığınla neler öğreneceğim?
Kapım açık diye diye gelivermişti şifam. Artık Yumak'la konuşuyoruz Alice'i, beraber anıyoruz onu.
Yumak kızım yanlış anlama ama hani dışardan geldin sana bi aşı yaptırmamız gerek diyerek gidiyoruz veterinere. Bi de manikür diyoruz ama ne mümkünn, ısırıyor herkesi. tamam kalsın pekii, sen stres olma yeter ki.
Ana yüreği öyle dedik ama eşyalar cızır cızırrr gidiyor, tülden kaydırak yapıyor, 'şimdi kızıcam bırak tülü' diyorum bırakıyor neyse ki. Ben balkon minderlerini feda ettim o da tüllerden vazgeçti, e bulduk orta yolu, akıllı kızım benim.
Yumak geceleri online miiiiaav miyyyyavv ''gel yat kızım uyuyalım' , geliyor bu sefer de masaja başlıyor. Bi gözüm kapalı konuşuyorum, ah canım kızım yap da tırnakların batıyor, benim de canım var be kızım bak hep kanıyor sonra. E sen izin verdin dercesine devam ediyor tırnaklarını batırmaya. Ben uykuya yenik düşünce o da bırakıyor Allah'tan:) Tırnak izleri maalesef hemen geçmiyor, geçmeden de yenilerini eklemeye devam ediyor. Olsun, kabulüm.
Yumak'la bu yaşadığımız soru bulutu olarak geri dönüyor bana.
Sevdiğimiz, değer verdiğimiz kişiler kırılmasın, üzülmesin diye nelerden vazgeçtik acaba ? Tadımız kaçmasın Ali Rıza Bey (Yaprak Dökümü dizisinden) moduna geçip hangi değerlerimizin üzerini örttük?
Sevdiklerimiz mutlu olsun diye, normalde hayır diyeceğimiz neleri yaptık?
Yorgunken, canımız sıkkınken, hatta hastayken belki 'her şey yolundaymışçasına' yeri geldi çalan telefonu açtık, yeri geldi tokken yemek yedik, yeri geldi gitmek istemediğimiz yerlere gittik.
Bu benim işim, görevim, rolüm değil ama neyse diyerek fazla sorumluluk aldık belki de.
Bu şekilde sorun yok, nasıl olsa ilişkide biri iki kişilik sorumluluk alarak toz pembe ortamını oluşturmuş. Ne zaman fark ederiz durumun aslında toz pembe olmadığını? Derinlerde ki izler ne zaman görülür?
Bi gün, karşı tarafın kalbin kırılır mı düşünmeden kurduğu o cümle ile kalakalırsın. Bi gün, ilişkide yok sayıldığında anlarsın yaptığın davranışları.
İçinden bi sürü ses yükselir! Yaptığım fedakarlıkların dönüşü bu mu? Kendimden ödün verdim, seni ön planda tuttum sırf sen mutlu ol diye. Kırıldım söylemedim, üzüldüm söylemedim.. senin için.. Sessiz bir senfoni bu. Karşı taraf duysa ben senden böyle bi şey yapmanı istemedim ki deyiverir belki de.
Dengesi şaşan her ilişki ya yeniden hizalanmak için ya da yıkılmak için sallanır.
Tüm ilişkileri kastediyorum: Annen, baban, kardeşin, dostun, arkadaşın, iş arkadaşın, yöneticin, komşun..
Tümüne, kendinden ödün verdiğin, yetişkin yetişkin ilişkisinin ebeveyn çocuk ilişkisine dönen, 'fazla' fedakarlık yaptığın tüm ilişkilerinin terazisine bi bak.
Osho, davranışlarımız ya sevgiden ya korkudandır diyor..
Neyin yokluğundan korktun peki? Seni sevmesi için mi vazgeçiyorsun kendi değerlerinden? Ne olur seni sevmezse?
Senin fazla fedakarlık yaptığın ilişkinin sağlığı nasıl ? Sevgi tanımını anlatıyor mu bu ilişki? Tatmin misin?
Karşındaki sen kendini nasıl seversen seni öyle sever, yani kendimize olan sevgimiz aslında bizi nasıl sevmeleri gerektiğini gösterir insanlara.
Popüler konu : "hayır diyebilmek". Yaş fark etmiyor, her insanın öğrenmesi gereken bir davranış bu. Kimi daha erken kimi daha sonra, aslında herkes kendine göre tam zamanında öğreniyor. Bir kere öğrenince de tüm ilişkiler sağlıklı şekilde gelişiyor, meyve tanecikleri ekleniyor üstüne biraz da bitter damla çikolata.
Evet derken aslında neye hayır diyorsun fark et. Bugünden sonra sana yapay mutluluk veren hangi konu için 'hayır' diyeceksin?
Sana gerçek mutluluk veren ilişki nasıl bi ilişki?
İlişkinde çiçek açmak, köklenmek için sen nasıl davranmalısın?
Yumak geldiii, yok kızım senin için söylemedim bunları, hadi uyuyalım biz:)
25.08.2024
Comments